Thumbnail

Online tehlike: Oyun diye başlayıp kumar bağımlısı oluyorlar!

Küresel Davranışsal Bağımlılıklar Kongresi İstanbul'da düzenlendi. Bu kongrede Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Merih Altıntaş, dijital oyunların çocuklar üzerindeki etkilerini ve bu oyunların kumar bağımlılığına nasıl yol açtığını vurguladı. Günümüzde birçok çocuk, eğlenceli ve masum bir aktivite olarak gördükleri dijital oyunlarla tanışıyor. Ancak, bu oyunların bazıları, kumar unsurları içerebiliyor ve çocukları tehlikeli bir yola sürükleyebiliyor.

Dijital oyunlar, çocukların sosyal becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilirken, aynı zamanda bağımlılık yapma potansiyeli taşıyor. Oyunların içindeki mikro ödemeler ve şans unsurları, çocukları kumar oynamaya teşvik edebilir. Doç. Dr. Altıntaş, ailelerin bu durumu göz önünde bulundurarak çocuklarını daha dikkatli bir şekilde yönlendirmeleri gerektiğini belirtti.

Ailelerin, çocuklarının oyun alışkanlıklarını yakından takip etmeleri ve onlarla bu konular hakkında açık bir iletişim kurmaları büyük önem taşıyor. Çocukların oyun oynarken karşılaştıkları riskleri anlamalarına yardımcı olmak, kumar bağımlılığının önlenmesinde kritik bir rol oynuyor. Ayrıca, ebeveynlerin oyunların içeriğini ve çocukların bu oyunlarla ne kadar zaman geçirdiğini denetlemeleri gerekiyor.

Sonuç olarak, dijital oyunlar eğlenceli bir aktivite olmanın ötesinde, çocukların ruhsal ve sosyal gelişimlerini etkileyebilir. Kumar bağımlılığına giden yolda ilk adım, oyunların dikkatli bir şekilde seçilmesi ve çocukların bu oyunlarla olan ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde yönetilmesidir. Ailelerin bu konuda bilinçlenmesi, çocukların güvenli bir dijital ortamda büyümelerine katkı sağlayacaktır.

Thumbnail

İran ile Avrupa'nın nükleer görüşmeleri İstanbul'da yapılacak. Bu önemli toplantı, İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi tarafından 16 Mayıs'ta gerçekleşeceği duyuruldu. Görüşmeler, İran'ın nükleer programı ve uluslararası ilişkiler açısından kritik bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. İstanbul'un bu tarihi buluşmaya ev sahipliği yapması, Türkiye'nin diplomatik rolünü pekiştirirken, bölgedeki jeopolitik dengeleri de etkileyecek.

Görüşmelerin yapılacağı tarih, dünya genelinde dikkatle izleniyor. İran, nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılması için Avrupa ülkeleriyle masaya oturacak. Bu süreç, özellikle İngiltere, Fransa ve Almanya'nın katılımıyla daha da önem kazanıyor. Taraflar arasında yapılacak olan müzakerelerin sonuçları, hem bölgesel hem de küresel güvenlik açısından büyük bir etki yaratabilir.

İstanbul'daki bu toplantı, Türkiye'nin uluslararası diplomasi arenasındaki rolünü güçlendirecek. Ülkenin, farklı ülkeler arasında bir köprü görevi üstlenmesi, bölgedeki barış ve istikrar için kritik bir adım olarak değerlendiriliyor. Nükleer görüşmelerin İstanbul'da yapılması, Türkiye'nin stratejik önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Sonuç olarak, 16 Mayıs'ta İstanbul'da gerçekleşecek olan nükleer görüşmeler, sadece İran ve Avrupa ülkeleri için değil, tüm dünya için önemli bir gelişme. Bu süreç, uluslararası ilişkilerde yeni bir dönemin kapılarını aralayabilir. Türkiye'nin bu kritik süreçteki rolü, gelecekteki diplomatik ilişkilerin şekillenmesinde belirleyici olabilir.

Thumbnail

Şöhret yolunda mütevazi adımlar! Meğer dizilerden önce kliplerde izlemişiz

Televizyon ekranlarından evimize konuk ettiğimiz, konserlerinde şarkılarıyla coştuğumuz, sosyal medyada takibe aldığımız ünlü isimlerin çoğu, şöhret yolculuklarına mütevazı adımlarla başladı. Kimi bir müzik klibinde, kimi bir reklamda, kimi de sosyal medya platformlarında kendini göstererek adım attı. Bu yazıda, Türkiye'deki popüler isimlerin şöhret yolculuklarına ve bu süreçteki önemli adımlarına göz atacağız.

İlk Adımlar: Müzik Klipleri ve Sosyal Medya

Birçok ünlü isim, kariyerlerine müzik klipleriyle başladı. Genç yaşta müzik kariyerine adım atan sanatçılar, ilk kliplerinde izleyicilerin dikkatini çekmeyi başardılar. Özellikle sosyal medya platformları, bu isimlerin daha geniş kitlelere ulaşmasında büyük rol oynadı. Instagram, TikTok ve YouTube gibi platformlar, genç yeteneklerin kendilerini ifade etmeleri için mükemmel bir alan sundu. Bu platformlarda paylaşılan kısa videolar, izleyicilerin ilgisini çekerek sanatçıların kariyerlerini hızla ilerletmelerine yardımcı oldu.

Dizilerdeki İlk Görünüm

Birçok ünlü, müzik kariyerinin yanı sıra oyunculuk yeteneklerini de sergileyerek dizilerde rol aldı. Bu dizilerdeki performansları, izleyicilerin onları tanımasına ve sevmelerine olanak tanıdı. Örneğin, genç yaşta dizilerde rol alan bazı sanatçılar, bu projelerle birlikte müzik kariyerlerine de ivme kazandırdılar. Bu durum, izleyicilerin onları daha yakından tanımasına ve müziklerini dinlemeye teşvik etti.

Başarı ve Zorluklar

Şöhret yolunda ilerlerken, birçok ünlü isim zorluklarla karşılaştı. Rekabetin yoğun olduğu müzik ve televizyon dünyasında, kendilerini kanıtlamak için sürekli olarak yenilikler yapmaları gerekti. Ancak bu zorluklar, onları daha da güçlendirdi. Mütevazı adımlarla başlayan bu yolculuk, zamanla büyük başarılara dönüştü. Kendi tarzlarını bulmaları ve izleyicileriyle samimi bir bağ kurmaları, bu süreçteki en önemli faktörlerden biri oldu.

Sonuç

Sonuç olarak, Türkiye'deki ünlü isimlerin şöhret yolculukları, mütevazi adımlarla başlamış ve zamanla büyük başarılara dönüşmüştür. Müzik klipleri ve diziler, bu isimlerin kariyerlerinde önemli bir rol oynamıştır. Sosyal medya ise, genç yeteneklerin kendilerini ifade etmeleri için vazgeçilmez bir platform olmuştur. Şöhret, sadece bir hedef değil, aynı zamanda sürekli bir çaba ve özveri gerektiren bir yolculuktur.

Thumbnail

Türkiye'nin en zehirli yılanı ortaya çıktı: Tek ısırıkla öldürebiliyor!

Türkiye'nin doğasında, birçok farklı yılan türü bulunuyor. Ancak, bazıları diğerlerinden çok daha tehlikeli. Son günlerde, Türkiye'nin en zehirli yılanı olarak bilinen ve tek ısırıkla insan hayatını tehdit edebilecek bir tür, bir ilimizde görüntülendi. Bu ölümcül yılan, su kenarında bir vatandaş tarafından cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. Görüntüler, yılanın ne kadar tehlikeli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Bu yılan türü, zehirli ısırıklarıyla tanınan ve Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde yaşayan bir türdür. Özellikle yaz aylarında, bu yılanların daha sık görülmesi, vatandaşların dikkatli olmasını gerektiriyor. Yılanın zehiri, insan vücudunda ciddi hasarlara yol açabilir ve hızlı müdahale edilmediği takdirde ölümcül sonuçlar doğurabilir.

Yılanların doğal yaşam alanları, genellikle su kenarları, ormanlık alanlar ve tarım arazileri gibi yerlerdir. Bu nedenle, bu bölgelerde yaşayanların yılanlarla karşılaşma olasılığı daha yüksektir. Yılanların varlığı, ekosistem dengesi açısından önemli olsa da, insan sağlığı açısından tehdit oluşturabilir. Bu nedenle, yılanların tanınması ve onlardan korunma yollarının bilinmesi büyük önem taşıyor.

Yılanların tehlikesine karşı alınabilecek önlemler arasında, doğada yürüyüş yaparken dikkatli olmak, yüksek çimlerden ve su kenarlarından uzak durmak yer alıyor. Ayrıca, yılanların görüldüğü bölgelerde, yerel halkın bilgilendirilmesi ve yılanların korunması için gerekli önlemlerin alınması da önemlidir.

Sonuç olarak, Türkiye'nin en zehirli yılanı yeniden gündeme geldi. Bu türün varlığı, doğanın dengesi açısından önemli olsa da, insan sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bu nedenle, yılanlarla ilgili bilgilerin yayılması ve halkın bilinçlendirilmesi büyük bir gereklilik. Unutulmamalıdır ki, doğa ile uyum içinde yaşamak, hem insanlar hem de diğer canlılar için en sağlıklı yoldur.

Thumbnail

Başkan Erdoğan, TBMM Grup Toplantısı'nda belediyelere yönelik yeni düzenlemeler hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Özellikle CHP'li İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde yaşanan yolsuzluk iddialarına dikkat çekti. Erdoğan, 560 milyar TL'lik yolsuzluğun uluslararası boyutları olduğunu vurguladı. Bu bağlamda, kayyum uygulamasının yeniden istisna haline geleceğini belirtti. Bu durum, Türkiye'deki yerel yönetimlerin denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Belediyelerdeki yolsuzluk iddiaları, kamuoyunda büyük bir tartışma yaratırken, Erdoğan'ın bu konudaki açıklamaları, siyasi gündemi de etkiliyor. Kayyum uygulamasının yeniden gündeme gelmesi, yerel yönetimlerin şeffaflık ve hesap verebilirlik açısından nasıl bir dönüşüm yaşayacağına dair soruları da beraberinde getiriyor. Özellikle büyükşehirlerdeki yönetimlerin, merkezi hükümetle olan ilişkileri ve bu ilişkilerin yolsuzlukla mücadele açısından nasıl şekilleneceği merak ediliyor.

Bu düzenlemeler, Türkiye'deki siyasi atmosferi de etkileyecek gibi görünüyor. Yerel seçimler öncesinde, bu tür açıklamalar, partilerin stratejilerini ve kamuoyundaki algılarını değiştirebilir. Erdoğan'ın yolsuzlukla mücadele konusundaki kararlılığı, seçmenler üzerinde nasıl bir etki yaratacak, önümüzdeki günlerde daha net bir şekilde ortaya çıkacaktır.

Sonuç olarak, Başkan Erdoğan'ın belediyelere yönelik yeni düzenleme çağrısı, Türkiye'deki yerel yönetimlerin geleceği açısından kritik bir adım olarak değerlendiriliyor. Yolsuzluk iddialarının uluslararası boyutları ve kayyum uygulamasının yeniden gündeme gelmesi, siyasi tartışmaları alevlendirecek gibi görünüyor.

Thumbnail

Türkiye'de emeklilik sistemi, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kapsamında yaş, sigortalılık süresi ve prim gün sayısı gibi kriterlere dayanıyor. Ancak, bu sistemin karmaşık yapısı içinde bazı özel durumlar ve yasal düzenlemeler de bulunuyor. 1996, 1997, 1999 ve 2008 yıllarında SGK'ya giriş yapan bireyler için erken emeklilik seçenekleri, bu yıllarda yapılan düzenlemelere göre değişiklik göstermektedir.

1996 ve 1997 yıllarında sigortalı olanlar, 2008 yılına kadar geçerli olan bazı avantajlardan yararlanabiliyor. Bu tarihlerde sigortalı olan kadın ve erkekler için prim gün sayısı, yaş ve sigortalılık süresi gibi kriterler, erken emeklilikte önemli bir rol oynuyor. Özellikle 1999 yılı sonrası yapılan düzenlemeler, emeklilik yaşını artırmış olsa da, 1996 ve 1997 girişli sigortalılar için bazı istisnalar mevcut.

Kadınların emeklilik yaşı, genellikle 58 iken, erkeklerde bu yaş 60 olarak belirlenmiştir. Ancak, prim gün sayısı ve sigortalılık süresi bu yaşları etkileyebilir. Örneğin, 1996 ve 1997 yıllarında sigortalı olan bir kadın, 20 yıl prim ödemesi yapmışsa, 58 yaşında emekli olma hakkına sahip olabilir. Aynı durum erkekler için de geçerlidir; 25 yıl prim ödemesi yapan bir erkek, 60 yaşında emekli olabilir.

2008 yılından sonra yapılan düzenlemelerle birlikte, emeklilik şartları daha da katı hale gelmiştir. Bu nedenle, 2008 sonrası sigortalı olan bireylerin erken emeklilik için daha fazla prim gün sayısına ve daha uzun bir sigortalılık süresine ihtiyaçları vardır. Ancak, 1996, 1997 ve 1999 girişli sigortalılar, bu düzenlemelerden daha az etkilenmişlerdir.

Emeklilik planlaması yaparken, bireylerin kendi sigorta giriş tarihlerine dikkat etmeleri ve gerekli prim gün sayısını tamamlamaları önemlidir. Ayrıca, emeklilikte sağlanan haklar ve avantajlar hakkında bilgi sahibi olmak, bireylerin daha bilinçli kararlar almasına yardımcı olacaktır.

Sonuç olarak, Türkiye'de emeklilik sistemi karmaşık bir yapıdadır. 1996, 1997, 1999 ve 2008 yıllarında SGK'ya giriş yapan bireyler, farklı şartlar altında emeklilik hakkına sahip olabiliyor. Bu nedenle, her bireyin kendi durumunu değerlendirerek, emeklilik planlamasını doğru bir şekilde yapması önemlidir.

Thumbnail

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan PKK Açıklaması: Silah Bırakma Kararına Tepkiler

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, PKK'nın fesih ve silah bırakma kararına yönelik sert açıklamalarda bulundu. Erdoğan, bu kararın bazı kesimler tarafından rahatsızlıkla karşılandığını belirterek, "Örgütün silah bırakmasından bana ne?" diyenlere acıyarak baktıklarını ifade etti. Bu durum, Türkiye'deki siyasi atmosferde önemli bir tartışma konusu haline geldi.

PKK'nın silah bırakma kararı, Türkiye'nin güvenlik politikaları açısından kritik bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Ancak, Erdoğan'ın açıklamaları, bu kararın bazı gruplar tarafından nasıl algılandığına dair önemli ipuçları sunuyor. Cumhurbaşkanı, bu tür söylemlerin Türkiye'nin birlik ve beraberliğine zarar verdiğini vurguladı.

Erdoğan, "Onlara da Allah’tan basiret ve feraset diliyoruz." diyerek, bu durumu eleştirenlere karşı bir tavır sergiledi. Bu açıklamalar, Türkiye'deki siyasi kutuplaşmanın ne denli derinleştiğini gözler önüne seriyor. PKK'nın silah bırakma kararı, sadece güvenlik değil, aynı zamanda toplumsal barış açısından da önemli bir adım olarak görülüyor.

Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları, Türkiye'deki siyasi tartışmaların seyrini etkileyecek gibi görünüyor. PKK'nın silah bırakma kararı, hem ulusal hem de uluslararası alanda geniş yankı uyandırmaya devam edecek. Bu süreçte, toplumun farklı kesimlerinin tepkileri ve yorumları, Türkiye'nin geleceği açısından belirleyici bir rol oynayacak.

Thumbnail

Aman onlara sır vermeyin: İşte arkadan konuşmayı iyi bilen o 3 burç!

En yakın arkadaşlarımıza güvenerek sırlarımızı paylaşırız ama bazı burçlar, bu sırları saklamakta pek de başarılı olmayabilir. Özellikle bazı burçlar, arkadan konuşma ve dedikodu yapma konusunda oldukça yeteneklidir. İşte o burçlar:

İkizler: İkizler burcu, meraklı yapısıyla bilinir. Sırları öğrenmek için her fırsatı değerlendirirler. Ancak öğrendikleri bilgileri başkalarıyla paylaşma konusunda da pek cömerttirler. Bu nedenle, onlara sır vermeden önce iki kez düşünmekte fayda var.

Terazi: Terazi burcu, sosyal ilişkilerde oldukça başarılıdır. Ancak bu sosyal becerileri, bazen sırların ifşasına yol açabilir. Başkalarının sırlarını öğrenmekte ustadırlar ve bu bilgileri kullanarak insanları manipüle edebilirler. Bu nedenle, onlarla sır paylaşmak riskli olabilir.

Akrep: Akrep burcu, gizemli ve tutkulu yapısıyla tanınır. Sırları saklama konusunda oldukça başarılıdırlar, ancak bu sırları başkalarıyla paylaşmak konusunda da oldukça meraklıdırlar. Onlara sır vermek, sonrasında bu bilgilerin başka birine ulaşmasına neden olabilir.

Bu burçlar, sırlarınızı paylaşmadan önce dikkat etmeniz gereken burçlar arasında yer alıyor. Eğer bu burçlarla yakın bir ilişkiniz varsa, sırlarınızı korumak için daha dikkatli olmalısınız.

Thumbnail

Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası girişimcileri Türkiye'nin ekonomik bakımdan bakir bölgelerine yatırım yapmaya davet etti. Bu çağrı, ülkenin ekonomik kalkınmasını hızlandırmak ve terörden arınan bölgelerde yeni fırsatlar yaratmak amacıyla yapıldı. Türkiye, coğrafi konumu ve stratejik önemi ile dikkat çekerken, girişimciler için sunduğu fırsatlar da oldukça cazip hale geliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı açıklamada, kazan-kazan anlayışının önemi vurgulandı. Bu anlayış, hem yatırımcıların hem de yerel halkın fayda sağlayacağı bir işbirliği modelini ifade ediyor. Özellikle terörden arınan bölgelerde, yatırımcıların yapacağı projelerle birlikte yerel ekonominin canlanması hedefleniyor. Bu durum, istihdam yaratma ve sosyal kalkınma açısından büyük bir fırsat sunuyor.

Türkiye'nin sunduğu avantajlar arasında, genç ve dinamik bir iş gücü, geniş bir pazar potansiyeli ve çeşitli teşvikler yer alıyor. Yatırımcılar, bu fırsatları değerlendirerek hem kendi işlerini büyütebilir hem de Türkiye'nin ekonomik gelişimine katkıda bulunabilir. Özellikle tarım, enerji, turizm ve teknoloji gibi sektörlerde yapılacak yatırımlar, büyük kazançlar sağlayabilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı, uluslararası yatırımcıların dikkatini çekmekte ve Türkiye'nin ekonomik potansiyelini ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, girişimcilerin Türkiye'ye yapacağı yatırımlar, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir dönüşümün de habercisi olabilir. Yatırımcılar, Türkiye'nin sunduğu fırsatları değerlendirerek, hem kendi ülkelerine hem de Türkiye'ye katkıda bulunma şansını yakalayacaklar.

Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uluslararası girişimcilere yaptığı davet, Türkiye'nin ekonomik kalkınma hedefleri doğrultusunda önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. Girişimcilerin bu fırsatları kaçırmaması, hem kendi işlerini büyütmeleri hem de Türkiye'nin ekonomik geleceğine katkıda bulunmaları açısından kritik bir öneme sahiptir.

Thumbnail

ABD Başkanı Donald Trump'ın Suudi Arabistan ziyareti, dünya genelinde büyük bir ilgiyle takip edildi. Özellikle Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile gerçekleştirdiği golf arabası turu, sosyal medyada ve haber sitelerinde geniş yankı buldu. Bu ilginç etkinlik, sadece iki liderin dostluğunu pekiştirmekle kalmadı, aynı zamanda Suudi Arabistan'ın kültürel zenginliklerini de gözler önüne serdi.

Golf arabası turu, Riyad'daki lüks sarayda gerçekleştirildi. Prens Selman, Trump'ı golf arabasıyla akşam yemeğine götürürken, sarayda davullu develi bir karşılama yapıldı. Bu geleneksel karşılama, Suudi kültürünün zenginliğini ve misafirperverliğini simgeliyor. Golf arabası turunun ardından, iki liderin bir araya gelerek ikili ilişkileri ve bölgesel meseleleri ele aldığı belirtildi.

Trump ve Selman arasındaki bu dostane etkinlik, iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlenmesine katkı sağlarken, dünya genelindeki gözleri de Suudi Arabistan'a çevirdi. Golf arabası turu, sadece bir ulaşım aracı olmanın ötesinde, iki liderin samimiyetini ve işbirliğini sembolize ediyor. Bu tür etkinlikler, uluslararası ilişkilerdeki diplomatik jestlerin önemini bir kez daha gözler önüne serdi.

Sonuç olarak, Trump ve Muhammed bin Selman’ın golf arabası turu, sadece bir ziyaret değil, aynı zamanda iki ülke arasındaki bağların güçlenmesine yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Bu tür etkinliklerin, uluslararası ilişkilerdeki etkisi ve önemi her zaman tartışma konusu olmaya devam edecek.